Allah’ı seviyor muyuz? Evet, hem de her şeyden çok seviyoruz değil mi? Anne-babamızdan, evlatlarımızdan, mallarımızdan, canımızdan… Her şeyden çok seviyoruz. Peki, ya nefsimizden?

 

Allah’ı çok seviyoruz ama namaz kılmıyoruz, ibadetlerimizi yapmıyoruz, yasaklarından sakınmıyoruz…

 

Birine olan sevgimizi nasıl gösteririz? Onun üstüne titreyerek, onun her an mutlu olmasını sağlayarak, istediklerini vererek, yanında daha çok durarak, muhabbet ederek… Bu liste uzar gider. Peki,, ya Allah’a olan sevgimiz? Ne okuduğumuzu bilmeden, “Bir an önce bitsin!” mantığıyla kıldığımız namazlar? Allah’ı her şeyden çok seviyoruz da neden çağırdığı zaman gitmiyoruz? Neden sureleri ve duaları hızlıca okuyup bu muhabbete değer vermiyoruz? Neden bir an önce gitmenin planını yapıyoruz?.. Sevdiğimiz biri “Şuraya gitme.” dese gitmiyoruz ama Allah’ın “Yapma.” dediklerini yapıyoruz.

 

Sevdiğimiz biri var ama onunla hiç buluşmuyoruz, konuşmuyoruz, yapmamızı istediklerini yapmıyoruz. Biz o kişiye ne kadar “Seni seviyorum.” desek de inandıramayız ki. “Bu nasıl sevgi?” der. Demek ki kuru kuruya “Seni çok seviyorum.” demek yetmiyor, o sevgiyi göstermek gerekiyor.

 

Bir şeyleri sorgulamamız lazım. Mesela; üzgünüz, kendimizi çıkmazda hissediyoruz hatta belki de “Hiçbir şey düzelmeyecek.” diyoruz. Fakat Yusuf Suresi’nin 87. ayet-i kerimesinde Yakup aleyhisselamın, oğullarına “Kâfirler toplumundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” dediğini görüyoruz. O zaman bu ümitsizliğimiz nedir? Bu ümitsizliğimiz Allah’ı tanımamaktan kaynaklanıyor olabilir mi? Biz, Allah’ı her şeyden çok seviyoruz ya… İnsan tanımadığını nasıl sevebilir? O hâlde sorgulamaya önce Allah’a olan sevgimizden başlayalım.

 

Allah’ı ne kadar tanıyoruz?
Allah’ı seviyor muyuz?
Sevgimizde ne kadar samimiyiz?
Tevekkülü gerçek manasında yaşayabiliyor muyuz?..

 

 

Önümüzde engellerle dolu uzun bir yol var. Bizse daha yolun başında takılıp düşüyoruz, ilerleyemiyoruz. Oysa Allah’a teslim olsak her işimiz kolaylaşacak. Kendimize çekidüzen vermemiz lazım. Çünkü o yolda engellere takılmayıp ilerlemek yetmiyor, o yolda ilerleyen diğer insanların da düşmemeleri, yaralanmamaları için o engelleri göstermemiz gerekiyor. Biz daha yolun başında düşmeyelim, engelleri görelim ve ayağımızı yere sağlam basalım ki başkalarına da yardımcı olabilelim.

 

Unutmayalım; bu yolda düşmemek için uyacağımız ilk ve en önemli kural, Allah’a olan sevgimizin her şeyden üstün olması…

 

 

ElifElif Dergisi – Yazı Atölyesi / Bulut Ardı

Categories:

Comments are closed