plane treeSORU: Hocam ben batıda yetişen fakat Allah’ın günahlarından sakınan, evinde Kur’an’ını okuyan, dini vazifelerini yerine getirmeye çalışan, aile ve akrabalık ilişkileri çok kuvvetli, gelin-kaynana ,gelin-görümce kavgası görmeyen (ufak tefek kırgınlıklar olsa da bunu kimsenin büyütmeyip sorunun hemen kapandığı) bir ailede büyüdüm. Sadece babamın sinir hastası olması sebebiyle kendi içimizde çok sıkıntılar çekmişliğimiz var fakat hepsi bitti çok şükür.

Eşime gelince, eşim doğulu. Sözde doğuluların akrabalık bağları çok kuvvetlidir denir. 5 kardeşler, birbirlerine çok bağlılar fakat akrabalık ilişkileri sıfır. Akrabalığın hiçbir güzelliğinden faydalanmamışlar ve eşim sürekli okul dışında farklı illere çalışmaya gitmiş, akrabalık nedir hiç bilmiyor. Bir halası var, onun çocuklarıyla bile doğru düzgün telefonla bile görüşmüyor. Ben 2 yıllık evliyim. Eşimle bir sorunumuz var; eşim, benim annem ve babam dışında (benim hiç kardeşim yok, evin tek kızıyım) çok sevdiğim ve beni çok seven akrabalarıma gitmek istemiyor. Bizi defalarca evlerine çağırıyorlar, gitmiyor. Halamın kızları var, bizler gibi gençler, onlar çağırıyorlar, gitmiyor. Onlar için “onların mezhepleri çok rahat, ben onlar gibi değilim” diyor. Hadi onu anlıyorum biraz, gerçekten sadece paralarıyla gezip tozmak, yiyip içmekteler. Akrabalarını hiçbir zaman bırakmazlar, gelip dayılarının anneannelerinin gönüllerini alırlar.

Fakat hocam, ben kocamı halalarıma, teyzeme zorla götürüyorum, benim büyüklerim benim kocamı sayıp evlerine davet ediyorlarsa, benim kocamın oraya gitmeyip bana sanki dul bir hanımmışım gibi yalnız başıma sen gidebilirsin demeye, o insanları ve dolayısıyla beni kırmaya hakkı var mı? Çok zorladığım zaman “ben böyleyim, ben aile hayatı görmedim, istemiyorsan beni bırak” diyor. Eşimi çok seviyorum ama benim akrabalarım benim için çok değerli, sizce ne yapmalıyım? Şimdi eşimin memuriyeti sebebiyle şehir dışındayız ve 4-5 yıl burada kalma durumumuz var, buraya gelince eşim temelli koptu onlardan. Benim bu durumda eşime ne demem lazım, ben haklı mıyım hocam?

CEVAP: Selamünaleyküm. Nikâhlı bir kadının, şu fani dünyada ilk ve en değerli varlığı eşi olmalıdır. Hak hukuk açısından bu değerlilik anne babanın önüne bile geçebilecek durumlar olabilir. Sizin hem eşinizi sevip hem de uzaktan bir akraba için eşinizi ‘ayrıl bari’ dedirtecek noktaya getirmeniz hiç doğru değildir. Eşinizle mutlu olabilmelisiniz. Eşiniz size yetmelidir. Eşinizin hayali bile pek çok akraba ziyaretinden değerli değilse, eşler arasındaki sevgi yüzeysel kalmış demektir. Size tavsiyemiz, tekrar düşünmenizdir. Eşinize muadil olabilecek bir akraba düşünmeyin. Eşinizi seviyorsanız, o sevgi hatırına eşinizin böyle bir eksikliğini de yok sayın. Bir insan, kiminle kapısını kilitleyip gecelediği bir hayat yaşıyorsa, hayatının en üstüne onu oturtmalıdır. Bir günlük bir ziyaret için bir hayatı zehir etmenin anlamı yoktur.

 

Evet, eşinizin bu husustaki eksikliği dikkat çekiyor. Onun size karşı daha anlayışlı olması gerekir, biraz daha da esnek olabilmelidir. Sizin de belirttiğiniz gibi, onun bu mizacını değiştirmesi çok zordur. Sizin dengelemeyi sağlamanız gerekir. Allah Teâlâ kadınları, hayatın huzuru olarak yarattı. Eksikleri onlar tamamlayacak, huzuru onlar üretecektir. Kadın, sıkıntılara karşı sığınaktır, öyle de kalmalıdır. Daha derin düşünün. Ziyadesiyle endişe ettim tavrınızdan. Erkeğinize ‘ayrılmak’ kavramını kullandırtmamalı idiniz. Gayret edin, düzelin, düzeltin. Bir kadın olarak siz, tatlı dilinizle erkeğinizi ziyarete de götürürsünüz, zindana da. Ama tatlı dilinizle. Bunu becerebilen kadın, başarılı kadındır.

 

Bir de eşiniz size, kendi başınıza gitmeye izin veriyorsa bunu neden ‘dulluk’ gibi bir afetle karşılaştırıyorsunuz? Makul düşünün. Çevreniz gibi değil, siz kendiniz gibi düşünün. Kadınların ne diyeceğine göre yaşarsanız binlerce kafanız olur. Bunun adı da parça parça olmaktır.
Tekrar düşünün: Bahar çiçeği ile çınar aynı mı?  

Comments are closed