35
Bir eğitim sisteminin başarılı olup olmadığının en bariz göstergesi; o sistem içinde eğitimden geçen insanların, eğitim süreci sonucunda öğretilenleri ne kadar sahiplendiği ve ne kadar uygulamaya koyma arzusu taşıdığıdır. Bu ise ancak sevdirerek sağlanabilir.
Öğretilenleri sahiplenme ve uygulamaya koyma arzusu…

 
Acaba resmî ya da sivil, kaç eğitim kurumu başarısını bu yaklaşımla ölçüyordur? Bilemiyorum. Ancak bütün insanlık için adanmış olduğunun bilincindeki her mü’min, hayatının her safhasında, muhatap olduğu insanlar açısından bu sonuçları ölçmelidir. Hele öğretmenler, eğitmenler, anne-babalar, davetçiler -her mü’min davetçi olduğu için bütün Müslümanlar- çabalarının sonucunu, bu iki unsur açısından mutlaka değerlendirmeye tabi tutmalıdır. Değerlendirmeye ve sorgulamaya tabi tutmalıdır ki hedefe ulaşma yolunda olup olmadığını görebilsin. Görebilsin ve gereğini yapmak için kafa yorsun, araştırma yapsın, bilinenleri tatbike ve yeni keşiflere ulaşmaya çalışsın.

 
Hayat, bilgilerin insanlar arasında taşınmasıyla ve taşınan bilgileri sahiplenip bilgilerin oluşturduğu fikirleri tatbikle şekil buluyor. Peygamber Efendimiz’in sadık dostları, bizim örneklerimiz olan ashabı kiram, Peygamberimiz’den öğrendiklerini ölümüne savunmasaydı, hayata yansıtmasaydı biz o kutlu ve mübarek nesli nasıl öğrenip bilebilir, imanımızın ve amellerimizin kaynağı, Kur’an’la ve hadislerle nasıl buluşabilirdik?

 
Zamanımızda en büyük zaaflarımızın başında, hayatın tamamlayıcısı olan yönlerini sıkıca takip edip, aslî değerlerini, var olmanın etrafında dönen yönlerini, oluruna, kendi hâline bırakmamız, “ne kadar olursa” diye bir rahatlık içinde olmamızdır.

 
Müslüman için maddî kazanç, sosyal statü, toplum içindeki mevki ve makam, hayatın ana unsurları değildir. Bu nedenle bu değerleri hayatımızın merkezine oturtmamız yanlış olur. Kendimizi bu değerleri ne kadar hayatın merkezine taşıdığımız açısından samimi bir eleştiriye tabi tutsak pek iç açıcı sonuçlarla karşılaşacağımızı zannetmiyorum. Bir de bizim için hayatın aslı olan, iman etrafında bir hayat yaşama, imanı hayata, bütün dünyaya yayma, gelecek nesillere taşıma konusunda ne durumda olduğumuza bakalım. Zihnimizdeki düşünceler, amellerimizdeki yansımalar, gündemimizdeki konuşmalarda hangileri daha ağır basar.

 
Evet, birçoğumuz bir aktivite içinde bulunuyoruzdur. Bir vakfa, bir derneğe, bir yardım kuruluşuna hatta bir kaç tanesine üyeliğimiz vardır. Ölçü bunlar mı? Hayatımızın neyin etrafında döndüğünü en çok neye yatırım yaptığımızla ölçmeye çalışalım.

 
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Nu’man bin Beşir’den rivayet edildiğine göre: “Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi/doğru/düzgün olursa bütün vücut iyi/doğru/düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.” buyuruyor.

M. Salih Beşir / ElifElif “Müslüman Kadının Şahsiyeti” Kış Sayısı (2015-1436)

Elifelif İrt: (0212) 616 49 17 – 0542 482 56 76

Categories:

Comments are closed