estetik şartSORU: Selamünaleyküm hocam.
Size bir sorum olacak, affınıza sığınarak soracağım. Benim üç evladım var ve hepsini de iki sene emzirdim. Haliyle göğüslerim hep çatladı, pörsüdü ve küçüldü. Yazarken inanın utanarak yazıyorum. Ben bu durumu o kadar önemsemiyorum fakat eşim, bunu artık çok büyük bir problem haline getirdi. Sürekli, “artık senden zevk alamıyorum, tatmin olamıyorum, bir kere daha evlensem” gibi şeyler söylüyor ve ben çok üzülüyorum. Artık kendime hiç güvenim kalmadı. Benimle beraber olmak istemiyor. Rabbim bana bir eş vermiş ve ben onu çok mutlu etmek istiyorum.

Her türlü çareye başvurdum. Hap, krem vs. ya geçici oluyor ya da yaramıyor. Sorum da şu ki; acaba ben, eski haline dönmesini sağlamak için göğüslerime estetik yaptırabilir miyim? Şu an bunu okuduğunuzda belki de, ‘ümmet yanıyor, kan ağlıyorken sizin derdinize bakın’ diyor olabilirsiniz ama dünya hayatında ben, kocamı mutlu edemeyeceksem, gönlünü doyuramayacaksam, kendimi nasipsiz sayarım.
Selametle kalın. Caiz değilse de bana nasihat edin; ben kocama nasıl yaklaşayım, ne diyeyim, kendime nasıl geri döndüreyim?
CEVAP: Aleykümselam.
Bacım,
Allah Teâlâ, yavrularınıza ve sizlere afiyetler ihsan buyursun.
Ümmet ne hâlde olursa olsun, siz de bu ümmetin bir ferdi olarak bunları sormanız ayıp değildir. Ümmetimizin hâllerinden biri de zaten, eşler arasındaki bu sıkıntılardır. Rabbim yardımcınız olsun.
Dışarıdan böyle bir konuya müdahale etmek, sağlıklı bir sonuç getirmez ama size şunu söyleyebiliriz:
Eşinizin, bir takıntısı olabilir. Bu muhtemeldir. Soğukluğunun bütün nedeni kesinlikle bahsettiğiniz bu değildir. Belki bardağı taşıran bir damla olabilir bu. Eşinizin haklı veya haksız olması açısından zikretmiyorum bunları. Konuyu daha geniş düşünmenize yardım etsin diye zikrediyorum. Biraz daha geniş düşünmeye çalışın.
Bacım,
Kullandığınız parfüm,
Giydiğiniz elbisenin rengi, şekli,
Muhabbet esnasındaki hitap sözleriniz,
Onun aile efradının size bakışı, sizin onlar hakkındaki kanaatleriniz,
Çocuklarınızın, babalarına karşı muhtemel hatalı bakışları,
Sizin harcama olarak ona göre fazla fatura getiriyor olmanız,
Yatağa girdiğinizde ondan önce uyumanız,
Onun canının istemediği bir zamanda, ona yaklaşmaya çalışmayı istemeniz,
Arkadaşlarının eşleri hakkında duyduğu hoş ifadeleri, sizde bulamadığını zannetmesi,
İş ve sokak ortamında kendini teşhir eden giyinmiş çıplaklara imrenmekten kendini alıkoyamaması…
Ve daha pek çok sebep…
Bunların hepsi de olabilir, hiç biri de olmayabilir. Bunlar ihtimallerdir sadece. Genelde karşılaşılan ilk çatlaklar ise bunlardır.
Şunu kesinlikle söylemeliyim:
Bunların her biri var olsa bile hiçbir yol, dönüşü olmayan yol değildir. Uygulama hatası yapılmadıkça biiznillah dönüş mümkündür.
Hanım kardeşlerimiz genelde böyle bir sorunla karılaştıklarında, en son söylenecek sözleri ilk başta söyler, en son yapılacak şeyleri en başta yaparlar. Böylece de sorun kördüğüm olur kalır. Örnek olsun da kolay anlaşılsın diye bir benzetme yapmak istiyorum. Gençlerin yüzünde küçük sivilceler çıkar. Gençler hemen aynanın karşısına geçip onu patlatırlar. İğne ucu gibi bir çıkıntı yaraya dönüşür. Sonra onu elleriyle iyice mikroplandırır dururlar. Yüzlerinin güzelliğini korurken yara bere içinde kalırlar. Bunu, hanım kardeşlerimizin bu konudaki reflekslerine benzetiyorum ben.
Sizin durumunuz çok daha farklı olabilir. Siz haklı da olabilirsiniz. Bunu takdir etmek benim görevim değildir ama genel bir ölçü koyarak size yardım etmek istiyorum.
Şimdi isterseniz, sizin için çözüm üretmeye çalışalım:
1) Siz de eşiniz de insansınız, kulsunuz. Hata edebilirsiniz. Bu gelişmeyi, sizden veya eşinizden çıkmış bir hata mantığı ile ele alın. Siz haklı iseniz de, eşinizi hata ediyor diye kabul edin. Bu mantık, ‘aldattı, nankörlük etti, kullanıp attı..’ tarzlı mantığa göre çözüm üretmede daha akıllıca olacaktır. Bir kere bu mantıkta çözüm arayışı vardır, itham ve itme yoktur. Gayet samimi olarak söyleyebilirim ki, bu yaşadığımız şehirlerde erkeklerin hâli gayet ağır risk taşımaktadır. Her hâlde insanlığın başından bu zamana kadar kadın nesli, bu kadar savrulmamıştır. Gerçi ne erkek kaldı ne kadın ama durum vahimdir.
2) Eşinizi bir ay kadar izleyin. Özel zevklerini, yeni oluşmuş ilgi alanlarını, sempati duyduğu kelimelere varıncaya kadar sizde bulmadığını zannettiği veya fiilen bulamadığı noktaları tespit edin. Bir istihbaratçı gibi çalışın. Bu zaman diliminde de, elinizde kayıt cihazı ile dolaşır gibi olmayacaksınız elbette. Doğal ve olabilir şeyleri yaparak bu izlemeyi yapın. Sonunda bir eksik veya ters anlaşılmış iş listesi ortaya çıkarsa, artık siz doktorsunuz. Düzelteceksiniz ve eşinizi yeniden kazanacaksınız.
3) Bu bulunduğunuz noktadan sonra, ikinizin arasında bir danışman veya müsteşar olmasının yararı vardır. Beraberce ona gidip derdinizi paylaşmanız çözümü kolaylaştırır. Size açılmadığını ona açılır. Bir danışman, büyük, ağabey, hoca, psikolog.. birini bulun muhakkak.
4) Eşinizin gözünün, bir başka bayana takılmış olması da muhtemeldir. Bu en ağır ihtimaldir. Tedavi süreci de uzun olabilir. Bunu da ancak o bahsettiğim danışman yardımı ile çözebilirsiniz.
5) Tekrar huzurlu yuva istiyorsanız, eşinizin ikinci bir hanımla beraberliğini görseniz de onunla iletişim kanallarını asla tıkamayın. İtham etmeyin. Beddua etmeyin. Eski bildiğiniz ayıplarını sayıp dökmeyin. Aile büyüklerinizi devreye sokmayın. Arkadaşlarına durumu deşifre etmeyin. Bunların hepsi ateşe ateş ilave etmek olur, bilesiniz. Huzur istiyorsanız, eşinizi hastalanmış da tedavisi için çırpınıyorsunuz gibi sabırla takip edeceksiniz. Sizin sabrınız onu sonunda aklı başında bir eş yapacak ve size bağlayacaktır biiznillah.
6) Samimi dualar etmeyi sakın ihmal etmeyin. Her namazdan sonra dua edin. Kalplerin ve hislerin Allah’ın elinde olduğunu unutmamalısınız. Dua silahı çok müessirdir. Beddua sadece yıkar, dua yapar ve yükseltir.
7) Bu dönemde çocuklarınızı bağrınıza basmayı unutmayın. Babalarına karşı onları kışkırtırsanız hata edersiniz. Siz anneliğinizi zaten gösteriyorsunuz onlara. Bu dönemde onları bir çeşit ağrı kesici gibi görün kendinize.
8) Göğüsleriniz, mesela yaşınız kırktır ve sizin göğüsleriniz kırk yaşında üç doğum yapmış bir kadının tabii görüntüsünde ise, cerrahi müdahale yapmanız caiz olmaz. Vebale girersiniz. Hem vebale girersiniz, hem de eşiniz açısından çok şey değişmeyebilir. Bunun ötesinde ağır bir yıpranma varsa, mesela kırk yaşınıza rağmen altmış yaş gibi oldu ise ya da yeni bir doğumda emziremeyecek derecede zayıfladı ve bunu size doktor belirtti ise ona müdahale edilebilir.
9) Bacım,
Sakın ha, bu durumu dininizle sürtüşme konusu yapmayın. Kadınların önündeki en ağır imtihanlardan biri bu imtihandır. Kolay kalay kadınlar bu imtihanı geçemiyorlar. Zor mu zor ama imtihan bu. Aman sabırlı olun. Allah’ın erkeklere verdiği ikinci bir hanımla evlenme ruhsatını irdeleyerek kendinizi tehlikeye atmayın. Böyle bir itiraz, ne eşinizi vaz geçirtir ne de sizi rahatlatır. Sadece şeytan sevinir buna. Şeytan bu nedenle sizi dininizden, dininizin ahkâmından soğutmasın. Sizi bu konuda kışkırtanları yok sayın. Eşiniz kendi imtihanını olsun, siz de kendinizinkini.
Mü’min, ahiret insanıdır.
Ahiret insanı ne demektir?
Dünyanın kaybına yanmamaktır. Belayı istemeyin ama belaya karşı yürekli mü’min olun. Eğer Rabbiniz, bütün tedbirlerinize rağmen sizi böyle sınayacaksa, bırakın sınasın. Siz de kendinizi sınanmaların olmayacağı, bedenlerin yıpranmayacağı yere hazırlayın. Orada olmayacak bu dertler. Allah’a emanet olun.
Selamünaleyküm.
Nureddin Yıldız 

Comments are closed