63

Kendine dert edinecek bir şeyler buldun değil mi yine? Kafanı kemiren düşüncelerden kurtulamıyorsun bir türlü. Yine binlerce endişeyi barındırıyorsun bedeninde. Dert edinilmesi gereken onca şey varken şu ahir zamanda, sen hâla gereksiz şeylere kafa yorarak enerjini yanlış yönde sarf ediyorsun. Oysaki sen insanlık için çıkarılmıştın. Enerjini bu yolda tüketecektin hani? ‘ Yapma. Ne olur yapma. Öylesine acı ki sözlerin. Üzülüyorsun. İnsanı en çok üzen kendisidir biliyorsun. Bir an dur. Hadi ama. Sadece bir an. Bir an içine bakmadan, dışarıya bak şöyle bir. Dışarıdan kendine bakabilirsin ama. Kendi içinde boğulmaktan kurtulmalısın önce. Benliğin seni boğazlıyor baksana..’[1] Ama sen de haklısın biliyorum. Kendini düzeltmeden nasıl düzelteceksin ki insanlığı? Önce kendi bunalımlarına çözüm bulacaksın ki sonra insanlara ulaşasın. Daha kendine ulaşamamışken, başkalarının yüreklerine ulaşmayı isteyemezsin ki!.. Hele ki ulaşmak istediğin hedefe ‘söz’ ile ulaşman gerektiğini bildiğin hâlde. Ama olmuyor. Ne kadar çabalasan da yapamıyorsun. Kendini bir türlü ifade edemiyorsun. Bu şekilde de nasıl insanlara deva olacaksın ki? Kendin, devasını bulamadığın dertlere kapılmışken hem de… Peki hiç çıkar yol denedin mi? Gerçekten de devasız bir derde mi kapılmışsın? Yoksa yanılıyor musun? Allah, devasız bir dert vermediğini söylemişti oysaki. Bunu biliyorsun sen de. Ama o devaya giden yollara sen engel koymuşsun. Ya da çıkmaz sokağa gireceğini vehmediyorsun kendine.

 

Evet, sana sesleniyorum. Kendini ifade edemediğini düşünüp, kendini bunalıma sokan ‘sana’. ‘İnsan,  ötekinin yüzünü arayan bir varlık. Bir başkasında yankılanmak isteyen, içinin ışıklarını bir başkasının içine düşürmek isteyen bir varlık ‘[2] hepimiz biliyoruz. Sen de bir ötekine muhtaçsın ve kendini ifade etmek istiyorsun haklı olarak. İki seçenek var seni tanımlayabilmem için. Ya gerçekten de kendini ifade edemeyen birisisin, ya da kendini ifade edemediğini düşünüyorsun. İkisi için de hiçbir reçete yok elimizde sanıyorsun. Oysaki bir sürü ilacın var senin, dostum. Gel bir bakalım ecza dolabına. Belki rafa kaldırmışsındır kullanman gereken ilaçları…

 

Özgüven eksikliği yaşıyor olabilirsin. Kendine neden güvenmiyorsun ki? Allah seni, halife ol diye yarattı bu dünyada. Ve yaratılanların en şereflisisin. Kendine güvenmen için bunca sebep varken nedir bu güvensizlik, anlam veremedim. At şu güvensizlik tohumlarını üzerinden. Kendini işe yaramaz, kendini ifade edemeyen bir varlık olarak görme. Allah sana konuşma gibi bir nimeti bahşetmiş. Güvensene biraz kendine. Ya hiç konuşamasaydın?…

 

Musa aleyhisselam’ın duasını da ağzından düşürme mümkün olduğunca:

رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي  وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي  وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن

لِّسَانِي  يَفْقَهُوا قَوْلِي

 

(Ey Rabbim! Benim göğsüme genişlik ver.  İşimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz. Ki, sözümü iyi anlasınlar.)[3] Peygamberî bir dua ile ıslat ağzını. Rabbine dua et dilinin bağını çözmesi için. Gideceğin ilk kapının O olduğunu unutma.

 

Sana bir önerim daha olacak. Eline bir metin alıp üzerinde çalışacak ve sonra kendi kendine yüksek sesle anlatacaksın. İlk etapta kısa bir paragraf olabilir. Sonrasında daha uzun metinlere geçebilirsin. Kademe kademe ilerleyeceksin. Önceleri kendine anlat yüksek sesle. Sonra samimi hissettiğin birisine anlat aynı şekilde. Git gide kişi sayısını arttır. Tanıdığın insanlardan sonra, yeni tanıştığın insanlara yapmayı dene bir de. Evet, zorlanacaksın ilk etapta. Sana hak veriyorum. Ama kaçış yok. Sen elinden geleni yapmakla mükellefsin. Başladığın bu antrenmanlarla yavaş yavaş ilerleyeceksin.

 

Bunları denediysen, kabuğundan çıkmak için azami düzeyde gayret harcadıysan ve sonuç olarak hâla kendini ifade edemiyorsan da bu senin imtihanındır artık dostum. Sen de davet metodu olarak başka yöntemler seçebilirsin kendine. Kendini iyi tanı, güzelce analiz et. Allah hiçbir kulunu yeteneksiz yaratmamıştır, bunu unutma. Herkesin Allah’ın rızasını kazanabileceği bir alan mutlaka vardır. Eminim ki senin de vardır. Yazarak, çizerek hatta belki de tesettür kıyafetleri diken bir terzi olarak da ümmete hizmet edebilirsin dostum. Yollar çok. Yeter ki doğru bir yol seçesin. Yeter ki kendini bilesin. Haydi, durma yerinde. Allah’a giden bin bir yoldan birisi de senin için açılmış. Ne duruyorsun, yolunu arasana…

 

Meryem Doğru / ElifElif “İletişimdeki Hedeflerimiz ve Engellerimiz” Sonbahar Sayısı (2015-1436)

Elifelif İrt: (0212) 417 7775 – (0212) 418 32 54 

 

 

[1] Mustafa Ulusoy, (2013),Nietszche ve Babaanem. İstanbul: Timaş Yayınları

[2] Kemal Sayar, (2014), Hayat Teselli Bulmaktır. İstanbul: Timaş Yayınları

[3] Taha 25-28

 

Categories:

Comments are closed