nurettin-yildiz-mektupSORU:

Kaynatasının bir kadın üzerinde emretme hakkı var mıdır?

 

CEVAP:

Nikâhlanıp evlenmiş bir kadının üzerinde eşinden başkasının emretme hakkı yoktur. Kadının kendi babasının bile emretmesi, bir işe zorlaması caiz değildir. Eşinin babasının böyle bir emir verme hakkı olması ise hiç mümkün değildir.

Bu konuda gerek kadının ve gerek kocasının hassas düşünmesi gereken çizgilerden söz edebiliriz:

a- Allah’tan korkan bir erkeğin, babasının üzülmesine karşı duyarlı olacağını düşünmelidir bir kadın. Bu duyarlılık erkeği, eşine karşı soğutabilir, şeytanın aralarına fitne sokmasına neden olabilir. Kadının bu hususta ‘Ya baban/annen ya ben!’ gibi seviyesiz bir taleple erkeğin önüne çıkmamayı tercih etmesi gerekiyor. Kadın, ya önceden bu pozisyonu takdir edip nikâh masasında gündem yapmalı ya da sabretmeyi bilmelidir. Evlenip ev sahibi olmayı, bütün arzularına kavuşmak olarak görenler yanılmaktadırlar. Bu fâni âlem, arzularla oyalanma yeridir. Asıl arzularımız inşaallah cennette gerçekleşecektir. Acele edip, orayı tahrip etmeyenler kazananlar olacak. Kadın, kendini ezdirmemeli elbette ama eşini ezerek ayakta durmasının da anlamı yoktur. Mümkün olduğu kadar siyasi ve nazik davranarak en azından emredilmesinden hoşlanmayacağını ama eşinin babasına hizmet etmekten haz duyacağını hissettirmesi daha uygundur.

b- Erkek de eşiyle babasının ya da annesinin karşı karşıya gelmemesini temin etmelidir. Kendi babasını annesini önceden tanıdığına göre, eşine karşı onların emredici, ezici bir konumda olmayacakları ortamı hazırlama becerisini göstermelidir. Kesinlikle babasının, annesinin karşısına eşinin haklarını müdafaa eden bir avukat gibi çıkamaz. Çıkmaması gerekir de. Fakat tampon olmayı beceremedikten sonra erkek olarak rol almanın hakkını verememiş olur. Şartları oluşturmasını bilmelidir. Bu şartlar şunlar olabilir:

–Eşi ile anne babasını bir evde tutmamalıdır.

– Aynı evde kalınacaksa kesinlikle eşine, beraber bulunmanın getireceği zorlukları önceden beyan etmeli, neleri taviz konusu yapabileceği neleri de yapamayacağını söylemelidir. Anne babasına da eşi yerine kendisini kullanmalarını önceden söylemelidir. – Bu hususta, sorunun küçüğü olmayacağını, küçücük zannedilen bir sorunun zamanla kocaman olarak karşısına çıkacağını bilmelidir. – Eşi ile anne babasını bir araya getirerek bir sorun çözme yerine eşi ile eş ortamında, anne babası ile de onlarla baş başa kaldığı bir ortamda bu hususları değerlendirmelidir.

– Netice olarak, zulmü zevk edinmiş bir baba veya anne sahibi de olabilir. Anne veya baba, gelinlerinin ezilmesini zevk olarak izlemeyi tercih edebilirler. Bu durumda eşinin onların önünde ezilmesine seyirci kalmamalıdır. Asi olup ahiretini de helâk edemeyeceğine göre yapacağı iki şey vardır. Birincisi, akrabanın diğer büyükleri ile meseleyi konuşup onların devreyi girmesini sağlamalıdır. Bir amca, bir dayı bu konuda yararlıdır. Kendisinin doğrudan söyleyemeyeceği şeyleri onlara söyletmelidir. Yine de anne baba gevşemeyecek olursa önünde iki seçenek vardır. Ya onlara rağmen, eşini alıp başka bir eve taşıyacak, kendisi de gidip onların hizmetini yapacak ya da eşine dönüp, onları idare edip edemeyeceği konusunda son kararını soracak ve gerekiyorsa eşini boşayacak! Evet, bu boşama hoş değil ama bir kadının zulüm altında olmasına sebep olmak da hoş değildir. Bu da ikinci yapması gereken iştir.

Nureddin Yıldız

www.sosyaldoku.com

 

Categories:

Comments are closed