nurettin-yildiz-mektupSORU: Selamün Aleyküm Kıymetli hocam,
Eşim bilinçli, tahsilli bir müslüman olmasına rağmen akşamları işten geç geliyor, aslında kendi işi ama öyle şikayet etsen olmuyor, yemeği yiyince kanepede uyuyakalıyor, bu durum beni çok geriyor çünkü uykusu çok ağır yatsıya namazına bazen uyanıyor bazen uyanamıyor, başında gece boyu beklediğim oldu namazı geçmesin diye ama uykuda çok hırçın oluyor, ben kaldırmaya çalıştıkça bana karşı kabalaşıyor, benim de zoruma gidiyor. Çok şahsi bir soru oldu ama müslümanız ve böyle bir sorunum var bunu kimselere söyleyemiyorum. Bırakıp gidip yatınca sabah namaza kalkamadığını öğrenince çok üzülüyorum. Kendisi için dua ediyorum. Gerçekten bilinçli bir insan olmasa birşeyle anlatırsın ama biliyor, zaten öyle benim bir şeyler anlatmam onu sıkıyor fark ediyorum. Eşini cehennemden korumak isteyen bir eş olarak , ne yapmam lazım. Namaz için azarlanmayı göze alırım ama benimle inatlaşıp toptan bir şeyleri terk etmesinden korkuyorum. Erkekler bu hususta çok zaaf sahibiler, en azından eşimden onu çıkarıyorum, zaten ben ona hatasından dolayı tavır alınca evin havası geriliyor ve geren ben oluyorum. Allah katında iyi bir eş olmayı beceremiyorum galiba. Devam ettiği bir sohbet grubu olsa sanki böyle olmaz gibime geliyor ama ben götüremem ki kendisi istemesi lazım değil mi. Zaten etrafında ki gruplar genelde cemaatine adam yetiştiren gruplar. Onlara da karşı. Sizin gibi sırf Allah Rızası için bu işi yapan insanlar buralarda yok sıkıntılarımla sizi yorduğum için özür diler bir kardeşiniz olarak tavsiyelerinizi dikkate alacağım. Allah Hepimizi istikametten ayırmasın inşallah…

CEVAP: Selamünaleyküm.

Sıkıntınız size mahsus bir sıkıntı değil bunu bilesiniz. Belki de üç aileden birinde benzer bir sıkıntı görebilirsiniz. Zaten imtihan da bu değil midir? Biz, imtihanı hep Ebu Cehil türünden görmeye alıştık. İmtihan imtihandır; ha Ebu Cehil olmuş ha başka bir şey. Çok titiz bir gayretle Rabbimizin rızasını kazanmaya çalışacağız. Allah’tan size himmet üstünlüğü ve büyük bir sabır diliyorum.

Alınmamanızı rica ederek size bir hususu ikaz etmek istiyorum.

Müslüman hanımlarda şöyle bir tutum var: Doğru bildikleri şeyi ilahi bir kanun düzeyinde inatlaşarak uygulamak istiyorlar. Bu da onların kaş yaparken göz çıkarmaları gibi bir sonuca kaymalarına neden oluyor. Eşleriyle de araları, olması gereken seviyenin daha altında bir seviyede kalıyor o durumda. Bu durum bazen, evdeki bir mobilyanın yerini belirlemede, bazen çocuğun abdest öğrenmesinde, bazen filan misafire nasıl davranılması gerektiği gibi bir alanda ortaya çıkıyor. Deyim yerindeyse kadın, küfür cephesinden alamadığı intikamını Müslüman eşinden alma pozisyonunda kalıyor. Elbette bu durum sizinkinin aynısıdır demiyorum. Özellikle sizin konuyu anlamanıza yardımcı olması açısından yararlı olur düşüncesiyle zikrettim. Sizin ne durumda olduğunuzu da siz takdir edeceksiniz.

Eşinizin tutumu Sünnet’e uygun bir tutum değildir. Sizin anlattığınız gibi bir hayat soğuk ve sıkıntı üretici bir hayattır. Bilhassa namaz konusunda ciddi rahatsızlık var ortada.

Peki ne yapabiliriz; önemli olan da budur zaten.

Her şeyden önce size tavsiyem, sizin özel istek ve şikâyetlerinizle onun manevi eksikliklerini (mesela namazını) karıştırmamanızdır. Yani namazı öne sürüp kendi beklentilerinizi gidermeye kalkışmayın. Bu, sizin ondaki haklarınızı ihmal etmeniz için uyarı değildir. Namaz kadar sizin ondaki hakkınız da önemlidir. Eve geç gelmesi, bir kadının eşinden bekleyeceği şeyleri verememesi de düzeltilmesi gereken bir hatadır. Buna bir diyeceğimiz olamaz. Ancak siz, sıkıntıları birbirine karıştırmamalısınız. Bu birinci tavsiyemiz. İkinci tavsiyemize gelince, asla erkeğin erkekliğini kışkırtacak bir tutumla onu ıslah edemezsiniz. Erkekliğini kışkırtarak yapacağınız her iş, onun inadına ters gitmesine neden olabilir. Bu da sizin, kaş yaparken göz çıkarmanız demektir. Mesela her gün aynı uyarıları yapmayın. Siz onun, namaz kılmamasından mesul değilsiniz. Namaz kılmamasına zemin hazırlarsanız mesul olursunuz. Kesinlikle büyük bir sabır sergilemeniz gerekiyor. Böyle bir sıkıntının telafisi için en az iki yıl sabır dolu bir zaman geçirmeniz gerekebilir. İnatlaşırsanız devreye ikinci bir kadın sıkıntısı sokabilirsiniz ki o zaman dayanma gücünüz de kaybolur. Çocuğunuz ve yakın çevreniz de bu sorundan haberdar olmamalıdır; her bilen bir kişi tedavi süresinin uzaması demektir.

‘Filan yere sohbete git’ demeyin hiçbir zaman. ‘Beni filan yere götürebilir misin?’ demeye çalışın. Bunu da uzun bir zaman içinde tekrar edin durun. Onu yerme üslubunu hiç kullanmayın. Bu arada en önemli göreviniz, onu cinsel olarak size bağımlı hâle getirmenizdir. Dikkat edin, “cinsel görevinizi yapın” demiyorum. “Onu cinsellik olarak kendinize bağlayın”, diyorum. Bazı hanımlar, bu tip ikazları öyle anlıyorlar ki bir erkek, o kadının tutumu ile asla bir iş yapmaz. Bu tür kadınlar, eşinin ikinci hanımı olmaması için peşin ikazlar yapmayı bir tedbir zannediyorlar. O böyle bir ikaz yaptıkça da uyuyan yılanı uyandırdığını fark edemiyor. Kadının yatak odasını iyi kullanması, her kullanımı ilk gece kapasitesinde tutmaya çalışması burada zikrettiğimiz bağımlılığı yapabilir. Gerisi işin edebiyatından başka bir şey değildir. Sabır ve sebattan başka bir çareniz yoktur. Çocuk durumunuzla ilgili bilgi vermemişsiniz. Eğer çocuğunuz yoksa ilk çocukla beraber değişim başlayabilir. Fakat sizin tutumunuz çok önemli; kaşları çatık müdür rolünde kalmayın sakın. Kadın olarak kalın; sempatik, sabırlı, unutan, görmezden gelen bir kadın olun; çabuk kazanırsınız. Dualar ederim size. NUREDDİN YILDIZ

Comments are closed