071560ae00be5094091a10e458f867e7İnsan, güven duygusunu doğduğundan itibaren kazanmaya başlar. Ailesine, akrabalarına, komşularına, dostlarına, arkadaşlarına, yaşadığı topluma, devletine, askerine, polisine güvenir… Ancak yaşadığımız dünya öyle bir durumda ki, günüzümüzde maalesef güvenebildiğimiz çok az insan var. ”Selam verdim mi, elimi kurtaramam!” duygusuyla yaşar olduk. Müslüman bir ülkede yaşadığımız ve Müslüman bir millet olduğumuz halde insanlara güvenemiyoruz. Ya hu toplumumuzda, ”Babana bile güvenmeyeceksin.” sözü sanki bir slogan haline gelmiş. Babana güvenmeyeceksin de kime güveneceksin? Böyle bir saçmalığı nasıl söyleme imkanını bulabiliyoruz, Öyle bir hale gelmişiz ki, güvensizlik yüzünden kavgalara, küsmelere, boşanmalara tankılık ediyoruz. İnsanlar birbirlerine güvenmiyor ve yalan söylüyorlar. Oysa yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Ahzab Suresi, 70-71. ayet-i kerimelerde şöyle buyuruyor: ”Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve sözü doğru söyleyin ki, O amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın…” Unutmayınız; güvensizlik cahiliyye toplumlarında rastlanan bir durumdur.

Aslında başlı başına bir çelişki içerisindeyiz. Müslüman olduğumuzu söylüyoruz ama bir Müslümana da güvenemiyoruz. Bizler bir Müslümanın her zaman güven vaat etmesi gerektiğini unutmuşuz. Hafızamızın bunu bir an önce hatırlaması gerekiyor! Güvensizlik ve samimiyetsizlik almış başını gidiyor. İnsan, güvendiği insanda güvenin yanı sıra samimiyeti ve dürüstlüğü de arar. Samimiyetlerine güvenip de bir sırrı paylaşmak istediğimiz insanlar çok azaldı. İnsanlar samimiyetsiz ve yapmacık oldu. Yüzümüze bakıp da, yüzü kızarmadan yalan söyleyen insanlar var günümüzde. O kadar çok sık maske değiştiren insanlar var ki, artık maskeler dahi sahte oldu! Bu durumu aslında istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy şöyle anlatmakta: ”Artık iki yüzlüleri sevmeye başladım. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar gördüm!”

Durum vahim, hem de çok… Sahtekârlar tarafından dolandırılan insanlar çevremizde mutlaka vardır. Hergün yeni birisine şahit olmak zorunda kalıyoruz maalesef. En kötüsü de çevrimizde çok güvendiğimiz insanlar tarafından hayal kırıklığına uğramak. Bunun tarifi asla yapılamaz. Güvendiğimiz dağlara karlar yağınca, insan o karların içinde, sanki çaya atılan şeker gibi eriyor, yok oluyor… Kardeşinizden sizlere bir tavsiye olsun, asla size güvenen insanlara hayal kırklığı yaşatmayın! Bu belki de onlara yapabileceğiniz en büyük kötülüktür…

Hal böyleyken, şunu unutuyoruz aslında; halbuki insan sadece güvenerek yaşar. Bebekliğimizi, çocukluğumuzu bir hatırlayalım. Annemizin sütünü emerken, annemizin kucağında uyurken annemize olan güvenimize bir bakalım. Sokağa çıktığımızda tehlikelere karşı babamızın elini nasıl tuttuğumuzu bir hatırlayalım. Okulda bir problem yaşadığımızda, güvenerek öğretmenimizden yardım talep ettiğimizi hatırlayalım. Ya da bırakalım geçmişi, şimdiki zamana bakalım. Hepimizin bir takım dertleri oluyor değil mi? Ancak herkesle paylaşmak yerine, sadece güvenebildiğimiz insanlarla paylaşıyoruz dertlerimizi. Sadece güvendiğimiz insanları severiz, sayarız, bir dediklerini iki etmeyiz… Yani uzun lafın kısası hayattaki en önemli şey, güven duygusudur…

Güven duygusunu yeniden kazanmak zorundayız. Hem de bir an önce. Çünkü her şeyden evvel bunu Rabbimiz emrediyor. Ne yapmalı konusuna gelince, önce kendimiz güven kokulu insanlar olmak zorundayız. Öyle bir güven kokmalıyız ki, insanlar kokumuza hayran kalsın. Güven kokmanın ne demek olduğunu, bizim kokumuzdan anlasınlar. Bizim güven kokumuzdan dolayı atsınlar pahalı parfümlerini, kokularını bir kenara! Önce güven kokabilsinler bizim sayemizde…

Güvensizlik kokusunun hâkim olduğu şu dünyada, hâlâ güven kokabilen yüreklere selam olsun…

Yeniden güven kokabilmek ümidiyle…

Cihat AYDIN /Gencdoku.com

Categories:

Comments are closed