29
Rabbimiz’in mü’min olma nimetiyle nimetlendirdiği ve “insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet” in bir parçası olma şerefine ulaştırdığı kulları olarak zamanların ve mekânların eskitemediği, eskitemeyeceği bir görevimiz, davamız, davetimiz var. Hak cephesini temsil eden bu ümmetin fertleri olarak hakkı hâkim kılma projesinin, insanlığı hidayete, en doğruya, tek doğruya ulaştırma mücadelesinin görevlileriyiz. Hangi zamanda yaşıyor olursak olalım bu dava değişmeyecektir. O hâlde bu davayı çağımızın imtihanlarını ve imkânlarını göz önünde bulundurarak sürdürmek zorundayız.

 
Mü’minlerin insanlığı hidayete ulaştırma görevi hususunda günümüzde sıklıkla karşılaştığımız ve hayatımızın neredeyse merkezine oturduğunu söyleyebileceğimiz sosyal medya kavramı da bir imtihan, aynı zamanda bir imkân olarak karşımızda durmaktadır. Tebliğ ve davet açısından pek çok avantajı bünyesinde barındırıyor olmasına rağmen dezavantajları göz ardı edildiğinde pek çok açıdan tehlikeli durumlar ortaya çıkabilmektedir.

 
Sosyal medyanın milyarlarca kullanıcıya aynı anda birbirine ulaşma imkânı sağlamasının yanında, bu durum inanılmaz bir bilgi akışına ve karmaşasına yol açmaktadır. Kaynağı güvenilir olmayan veya kulaktan dolma İslami bilgilerin ortasında, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmanın oldukça zorlaştığı da bir gerçek. Bu açıdan sosyal medyayı davet için kullanacak olanların kaynaklı bir şekilde, doğruluğundan emin oldukları bilgileri aktarmaları büyük önem arz etmektedir.

 
Bunun yanında İslam fıkhına dair ancak âlimlerin anlayabileceği veya konuşabileceği seviyedeki ince meselelerin, ihtilaflı konuların, fikir, eğitim ve anlayış seviyesi birbirinden tamamıyla farklı olan milyonlarca insanın ulaşabildiği sosyal ağlarda tartışma konusu hâline getirilmesi de dinimizin hassas noktalarının zarar görmesine, yanlış anlayış ve yorumların oluşmasına yol açmaktadır. Bu nedenle bu tarz tartışmaları başlatmak veya bunlara herhangi bir şekilde katılmak davetçinin uzak durması gereken noktalardandır.

 
Allah’ın dinini konuşmanın ve aktarmanın kişiye yüklemesi gereken ağırlık ve ciddiyet sosyal medyanın laubali ortamlarında kaybedilebilmektedir. İslami davet noktasında güzel niyetlerle başlatılan işlerin daha sonra takipçi sayısını artırma veya takipçilerin taleplerini karşılama gibi gayelere dönüşerek asıl amaçtan uzaklaşan paylaşımların çoğalması da bu sanal dünyada karşımıza çıkan problemlerden biri.

 
Sosyal medyanın davet için kullanılmasının yanında, bu ortamın kişiyi İslam’a ters düşecek davranışlara sevk etmesi ise yapılan işin değerini yok edebilmektedir. “Ben hidayete davet ediyorum” söylemleri altında erkek ve bayan münasebetindeki İslami sınırların aşılması buna örnek gösterilebilir. Bu durum ise niyetle amelde tezatlık oluşmasına neden olmaktadır. Şöyle ki; İslam için yapılacak bir iş İslam’ın sınırları aşılarak yapılamaz.Klavye başında geçen saatlerin davetçinin namazına veya farz olan bir ibadetine engel olması bu duruma verilebilecek bir başka örnektir. Dinden taviz verilerek dini yayma gayreti neticesinde hayırlı veya bereketli bir sonuç beklenmesi ne kadar mantıklı olacaktır?

 
Allah’ın, onlara itaati cennet veya cehennem belgesi olarak önümüze sunduğu anne ve babaya karşı sorumluluklar sosyal medyada sürdürülen İslami davet çalışmalarına ezdirildiği takdirde bu durumu Müslümanca bir tavır olarak adlandırmamız mümkün olmayacaktır. Samimi niyetlerle yapılıyor olsa da bilgisayar veya telefon başında geçirilen saatler, bir çocuğu baba veya annesinden, bir anne babayı evladından, eşleri birbirinden uzaklaştırıyor ve aralarındaki iletişimi olumsuz yönde etkiliyorsa kişi koruması gereken dengeyi yitiriyor, şeytanın sosyal ilişkilerdeki Müslüman tavrımızı ve İslami toplumun yapıtaşı olan aile mefhumunu yok etmeye dair kurduğu tuzaklara kapılma tehlikesiyle karşı karşıya duruyor demektir. Anne babaya karşı yapılması gereken evlatlığa, eşine karşı sorumluluklarını yerine getirmeye, babalık veya annelik görevlerini ifa etmeye, akrabalarını gözetip kollamaya ve ihya etmeye engel olan veya bu hususları arka planda bırakan bir sosyal medya mücahitliği (!) yapılan işin ne kadar İslami olduğunu sorgulamamıza neden olmalıdır. Sosyal medyamızın, sosyal şahsiyetimizi zedeleyecek noktaya ulaşması mümin kimliğimiz için büyük bir tehlikedir.

 

Betül Erturan / ElifElif “İletişimdeki Hedeflerimiz ve Engellerimiz” Sonbahar Sayısı (2015-1436)

Elifelif İrt: (0212) 417 7775 – (0212) 418 32 54 

Categories:

Comments are closed