07
Allah’a davette kullanılan üslup çeşitleri konuşmacıya ve dinleyicilere göre değişmektedir. Konuşmacının mahareti de hitap edeceği kitleye göre konuşma tarzını belirleyebilmesindedir. En kolay anlaşılan ve halk tarafından beğeni ile karşılanan anlatım şekli, örneklendirerek belki de hikâye şekli ile yapılan anlatımdır. Anlaşılırlığının kolay olması bir yana, yaşanmış olayların tesiri muhatapta daha etkilidir. Vaaz veren bir hatibin, davetçinin Allah’ın dinini anlatırken, insanları namaza davet ederken menkıbe anlatması, yaşanmış olayları nakletmesi ne kadar doğru bir yöntemdir? Halka menkıbeler anlatmak onları gerçekten uzaklaştırmak mıdır?

 
Menkıbe; uyarı, irşat, hidayet yollarından bir yol ve kullanılan bir metottur. Kolay anlaşılan ve izah edilen bir yöntemdir. Menkıbenin önemi, Kur’an ve Sünnet’e uygunluğuna göre ehemmiyet kazanır. Aksi takdirde var olan olay ya da söze yapılan ilave ve eksiltmeler, abartılar; kıssa kavramından uzaktır.

 
İbni Ömer radıyallahu anh, menkıbe anlatmanın bir meslek hâline geldiğini görünce şöyle söylemiştir: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem döneminde kıssalar anlatılmazdı. Ebubekir ve Ömer radıyallahu anhuma döneminde de anlatılmadı. Bunun meslek hâline dönüşmesi, Osman radıyallahu anhın döneminden sonra olmuştur.”

 
Geçmiş olayları, haberleri anlatan kimseye de “menkıbeci” denir. Menkıbeci; İmam Nevevi’ye göre insanlara kıssaları okuyan kimsedir. Subki’ye göre; yollarda oturarak insanlara ayet, hadis ve selefin haberlerini anlatan kimsedir. Genel manada menkıbeci; insanlara davet ve nasihat için geçmişte yaşayan kimselerin haberlerini, olaylarını nakleden ve anlatan kimsedir.

 
Konu açısından menkıbe iki çeşittir; ya dini vaaz içerir ya da tarihi ve edebi hikâyelerden oluşur. Anlatılan menkıbe gerçek de olabilir, temsili/hayali de olabilir. Önemli olan Şer’i kaynaklara ve ilkelerine uygun olmasıdır. Şer’i kaynaklara dayanmayan menkıbe anlatımı ise hoş görülmemiştir.

 
“Davet” ve “vaaz” kavramları da menkıbe ile ilintili kavramlar arasındadır. Menkıbe anlatımı özellikle belli dönemlerde müstakil meslek hâline de gelmiştir. Tarihi sürecine bakıldığında;

 
Ömer bin Hattab radıyallahu anh Temimu’d Dari’nin insanlara kıssa anlatmasına izin vermiştir. Ubeyde bin Umeyr ise Ömer bin Hattab zamanında yaşamış olup ilk menkıbecidir. Osman radıyallahu anhın vefatından sonra Şer’i ölçülere uygun olmayan kıssalar anlatılmaya başlanmıştır. Hasan Basri’ye kıssa anlatımına ne zaman bidat karıştığı sorulduğunda: “Osman radıyallahu anhın vefatından sonra” diye cevap vermiştir.

 
Hulefa-i Raşidin Dönemi’nde menkıbelerin anlatıldığı muayyen mekânlar bulunmamakta, camilerde anlatılmaktaydı. Mesela; Esved ibni Seri’ radıyallahu anh, Basra Mescidi’ndeki ilk menkıbe anlatan kimsedir.

 
Emevi Dönemi’nde menkıbe anlatımı gelişmiş, müstakil bir dal hâline gelmiştir. Öyle ki menkıbeciler, halife veya naibi tarafından tayin edildiği için resmi vazifeli kimselerdi. Bu dönemde menkıbecilerin fazlalaşmasının sebebi; devlet tarafından desteklenmeleri, her şehre ayrı ayrı menkıbeci atamaları, kritik alanlarda kendilerine görev verilmesi (mesela; ordu menkıbecisinin, yargı menkıbecisinin ayrı olması vb.), belli maaşa bağlanmaları, kendilerine özel ders saati tayin edilmesidir.

 

Hafsa Bilgin / ElifElif “İbadet ve Kulluk” Yaz Sayısı (2016-1437)

Elifelif İrt: (0212) 417 7775 – (0212) 418 32 54

Categories:

Comments are closed