Dünya üzerinde tarih boyunca kadının olması gereken yere, hak ettiği konuma erişmesi İslam dışında bir yolla mümkün olmamıştır, olamayacaktır da.
O hâlde düşmana karşı uyanık ve tetikte olmak, tehlikeyi ciddiye almak gerekmektedir. Şeytanın bizi davet ettiği şeye bizim kendi
Der ki; kulunum Rabb’im. Kulun kölenim senin. Beni sen yarattın. Secdem yalnız sanadır. Ben sadece senin karşında rükû ederim.
Allah Teâlâ, dünyada kadına eş olma görevi verdi. Bunun için vücudunu narin ve yumuşak, sesini çekici, gözlerini büyüleyici yarattı. Vücuduna giydiği giysiler bile, erkeğin cazibesi oldu.
İnsan bir işarete muhtaçtı. Mücadele etmek zorunda olduğu yer, tanımlanması güç olan bir yerdi çünkü. Kim bilir kaç yolcuya kucak açmış, çok geçmeden de onu bir metre toprağın altında bırakıp gitmişti dünya.
Kadın, neslin devamının tek adresi olduğu için de her kesim, her ideoloji, her sistem, her görüş kadını, kendi pencerelerinden tarif etmiş, işine geldiği yere oturtmuş ve üzerinde tahakküm kurmanın yollarını aramıştır.
Her genç kızın hayâlini süsleyen beyaz atlı bir prens ve her bir erkeğin dünyasında da güzeller güzeli bir prenses vardır. Belli bir yaşa gelen gençler bu hayâllerine ulaşmak için değişik yollara başvururlar.
Olması gerektiği şekliyle kadın; hayatın, toplumun, tarihin ve insanın yarısıdır. Bu, bir ideal değil evrensel gerçekliğin tarihe yansıması gereken şeklidir ve kadının en net, en gerçekçi, en olması gereken tanımıdır.
Ebeveyn hakkındaki hüküm şöyle böyle bilinir. Bu hüküm, din adına konuşulurken ileri sürülür ya da insanlar […]
Enfeksiyon (infeksiyon) hastalıkları denilince çok sayıda ve çeşitte yüzlerce hastalık bu gruba girer. Bunlar çeşitli bakterilerin