Tahrik edici sürekli bakış, özendirici konuşma, dinleme ve uyarıcı hayal gibi eylemlerden uzak durmak bireyin yanlışa düşmesini engelleyici unsurlardandır. Müslüman Gencin davranışlarının oluşmasında düşünme, bakma, konuşma...
“Sosyal medyanın da en büyük açmazı bu noktada düğümleniyor. Bir taraftan, insanda binlerce insanla beraber olup, onlarla buluşup konuştuğu duygusu uyandırıyor. Diğer yandan da insanı gerçek benliğinden soyutlayıp çok farklı maskelerle buluşmayı mümkün hale ...
Bugün RTÜK’ün denetimi dışında kalan konularda görev Müslümanlara düşmektedir. Fakat birtakım Müslümanların “bu dizideki bazı oyucular namaz kılıyor, şu dizideki genç kızlar başörtüsü takıyor” gibi bir düşünceyle farkında olmadan tuzağa düştüklerini görüyoruz.
Ayet-i kerimenin başında geçen “vekarne” ağırbaşlılık ve istikrar ifade eder. Bu ilahi emir, mü’minlerin analarının eve kapanıp dışarı asla çıkmamaları anlamına gelmez. Bu, ancak, onların yaşayacakları yerde aslolan mekânın ‘ev’ olduğunu ince bir üslupla işaret etmektedir.
Müslüman gencin Kudüs diye bir derdi vardır. Müslüman genç Misakımilli coğrafyasına değil, tüm ümmet coğrafyasına gönlünü açar. Tüm yeryüzünü hesaba katar, tüm mazlumları hesaba katar, onların dertleri ile dertlenir...
Gençler; doğruya, iyiye, güzele ilgilidir ve idealisttir. Onlar, zulme karşı, mazlumun yanında olmak ister. Sevdiklerine sadakatle bağlanır. Bütün fikrî hareketlerin dinamosu, ideolojileri hayata geçirmedeki güç, hep ‘gençler’ olmuştur.
Mü’minlerin insanlığı hidayete ulaştırma görevi hususunda günümüzde sıklıkla karşılaştığımız ve hayatımızın neredeyse merkezine oturduğunu söyleyebileceğimiz sosyal medya kavramı da bir imtihan, aynı zamanda bir imkân olarak karşımızda durmaktadır.
Kendine dert edinecek bir şeyler buldun değil mi yine? Kafanı kemiren düşüncelerden kurtulamıyorsun bir türlü. Yine binlerce endişeyi barındırıyorsun bedeninde.
Elli sene önce adına "fahşâ, münker, bağy" dediğimiz mefhumlara bugün "kültür, sanat, fikir" deniyor. Zina, fuhuş, teşhircilik, ahlaksızlık ve sapıklık bugün sanat ve kültür adı altında normalleştiriliyor ve bu süreç tamamlanmak üzere.
İlk sözcük “selam”… Ardından Asr Suresi… “Hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna…” Sanki “Birbirimize hâlhatır sormayıp sabrı tavsiye edelim önce.” der gibi…