Acaba gerçekten de insan meçhul bir varlık mı birilerinin iddia ettiği gibi, başı ve sonu bir muamma mı? Bu dünyada yiyip içip eğlenecek, sonra da yok olup gidecek, hiç olmamış gibi olacak bir ceset parçası mı?
Çağlardan 21 Modern Çağ(!) Müslüman kul, Rabbi’nin yarattığıyla yarışır oldu; göğün mavisi, gökkuşağının renkleri, gülün kokusu aldattı genç Müslüman kızı. Dünyaya kaptırdı kendini. Gökkuşağını kıskandı ve onun kadar renkli olmak istedi sokakta.
Malın emanet olmasının sonucu; emanetin gereği, onu Allah'ın razı olacağı alanlarda harcamaktır. Azlığı ve çokluğundan önce malı Allah'ın razı olacağı şekilde harcamak bağlayıcıdır. Ancak karnını doyuracak kadar bir mala sahip olan birisi bu malla vücuduna zarar verecek bir gıdayı veya maddeyi bünyesine...
Yahudi milletinin ülkemizde yani Türk topraklarında da varlığının farkındayız. Hatta kaynaklara göre bu varlık iki bin dört yüz seneye kadar uzanıyor. Bu yüzden İslam dışında müntesipleri Türkiye’de yaşayan başlıca dinlerden bir tanesi de Yahudilik…
Uhud’u evinin tam içinde yaşayan bir kadın. Evladının şehadeti, sadece cihad azmini arttırmış. Şimdi Ümmet’in evlatlarını Esmalaştırma zamanı diye sıvamış kollarını. En az Esma kadar samimi, Allah’a imanı ve itimadı tam.
İslam toplumlarından başka toplumlarda medeniyet, bir metadır. Toplumlar bir güç gösterisi olarak medeniyetlerini inşa etme gayretinde olmuşlardır. İslam Medeniyeti bu noktada ciddi bir fark gösterir ve medeniyetin en ufak parçasını bile “Hak rızası ve İslam imzası” ile oluşturur.
İnsanlık var olduğundan beri zihinleri meşgul eden, “var olmanın dayanılmaz hafifliği” ile peyda olan soruların cevaplarına ulaşmak aslında –iman etmişlerin nezdinde– Sokrat’ın, Platon’un, Aristoteles’in veya Kant’ın tahayyül ettiği kadar da zor olmasa gerek.
Medeniyet teriminin, “medine” teriminden türediği bilinmektedir. Hüseyin Hatimi’nin tanımıyla, medine ortak davranış kurallarına tabi olarak düzenli bir şekilde birlikte yaşama ve yerleşme şeklinde tanımlanabilecek bir “devlet” kurma olgusudur. "İnsanlık" için ilk ev olan Kâbe, "Beytü’l Atik", ilk Birleşmiş Milletler binası gibi kurulduğunu...
Bilakis karanlık dünyayı aydınlatan dinimiz, kadını “mücahide” olarak nitelendirmiştir. Kadın, kendisini anlatan bütün tanımlamaları aşmış bir isimdir. Çünkü kadın, fıtratını yerli yerinde kullandığında büyük işlerin imar edicisidir.
Medeniyete dair konuşulacak mevzuların mihenk taşıdır kadın. Söz döner dolaşır muhakkak kadının konumuna gelir. Hatta modern çağ, medeniyet anlayışını kadının yeri ve özgürlüğü üzerine kurgulamaktadır dersek yanlış bir tespit yapmış olmayız.