Soru: Allah’ın rahmeti bereketi üzerinize olsun hocam, sitenizi uzun zamandır takip ediyorum ve oldukça istifade ediyorum. Tüm çalışmalarınız için Allah razı olsun. Size soracağım onlarca soru var ancak sitenizde cevapladığınız soruları okudukça pek çoğuna ben de cevap almış oluyorum, o yüzden acele etmiyorum hepsini sormakta. Size soracağım şey bir erkeğe nasıl davranılması gerektiği. Ben eşimin üzerine titriyorum, azıcık gönlü kırılsa, herhangi bir şeyden müteessir olsa hemen binbir tane şey düşünüp moralini yerine getirmeye çalışıyorum. Yatak odasında olsun, evin içerisinde olsun hiçbir hizmetini eksik etmiyorum. Benden razı mısın, diye sorduğumda ‘Bin kere razıyım.’ diyor. Ancak benim yardıma veya anlayışa ihtiyacım olduğunda hiçbir şey yapamıyor. Ben artık bir şey yapmasından vazgeçmiştim, Allah rızası için evlendim sonuçta, ‘Yaptıklarımı karşılık göreyim, diye yapmıyorum Allah’ın rızasını kazanmak için yapıyorum.’ dedim. Tek istediğim böyle zor zamanlarımda bana biraz müsaade etmesi, yük olmamasıydı. Ancak bunu da yapmıyor. Benim canım sıkkın olduğunda mesela surat asıyor, morali bozuluyor, yine hiçbir şeyim yokmuş gibi onunla ilgilenmemi istiyor, elimden geldiği kadar yine yapmaya çalışıyorum ancak mutlu olmuyor. Mutlu olmadığı zamanlarda da mutlaka bende bir kusur bulup onu irdelemeye laf sokmaya başlıyor.

Onkoloji doktoruyum, hastanede ağır bir işim var, iş zaten kendi başına ağırken dünyaperest makam düşkünü bazı iş arkadaşları ve idareciler yüzünden bazen işim iyice çekilmez oluyor. Böyle sıkıntılar yaşadığımda eve gelince azıcık yüzüm gülse, huzurlu bir ortama girsem işi de kaldırırım evimi de ancak eşim her şeyi zehir ediyor. Para kazanmak için değil gençliğimden beri bunu istediğim için ve yıllarca emek verdiğim için yapıyorum mesleğimi. Yetiştiğim sosyal kültürel çevre dolayısıyla işi bırakmayı, ev kadını olmayı kaldıramam. Zaten eşimden hiç böyle bir talep gelmedi ne evlenirken ne evlendikten sonra. Hep yanımda olacağını bana destek olacağını vadetti. Şimdiyse bırakın destek olmayı problemlerimi ona belli etmemden bile şikâyet eder oldu. Ben bir sıkıntımı paylaştığımda her defasında bir bahane öne sürüyor, benim de işlerim kötü, babam canımı sıktı, falanca bana şöyle yaptı diyerek yani benim de canım sıkkın benden bir şey bekleme diyor.

Yalnızca iş konusunda değil, örneğin psikolojik olarak rahatsız olan ve tedavi olmayı reddeden bir annem var. Bazen çok ağır sözler edip çok yaralıyor. Eve gidip bir teselli bulmayı bekliyorum yine aynı tavırla karşılaşıyorum. Eşim ona problemlerimi anlatmamdan rahatsız oluyor. 3 yıllık evliyiz. Bazı şartlardan dolayı 4-5 yıl kadar çocuk sahibi olamayacağız. Ben artık bu psikolojik gerilimi ve manevi yalnızlığı kaldıramaz oldum. Eşimden aile danışmanına gitmeyi istedim, yarım ağız kabul etti. Şimdi işlerim var diyerek gitmek istemiyor.

Bazı arkadaşlar ayrıl diyorlar, ben de düşünmedim değildi. Bunu dile getirdim birkaç kez evde, eşim kıyametleri kopardı. Bazı arkadaşlar da ‘Sen böyle yaptın.’ diyorlar ‘Erkeğe böyle düşkün olunmaz, üzerine titrenilmez, sen şımarttın.’ diyorlar.

Hakkınızı helal edin çok uzattım sormak istediğim şey şu: Bu doğru mudur, ben mi eşime yanlış davranıp nefsini şımarttım? Bir erkeğe nasıl davranılmalıdır hocam? Eğer bunlar benim davranışlarım yüzünden olduysa bunu nasıl telafi edebilirim? Eşim böyle değildi evlenirken, birlikte Allah’ın rızasını kazanacak bir yuva kurmaktı hayalimiz, birbirimize hayat arkadaşı olmaktı. Şimdiyse sadece onu mutlu ve tatmin etmek için kurulu bir aile oldu, buna ne kadar aile denilebilirse.

Mektup: Doktor Hanım,

Selamünaleyküm.
Onkoloji doktorusunuz; insanın bedeninde onu yıpratan bir kanserden söz edilebileceği gibi kişiliğin de kanser riski taşıması mümkündür. Sizin söylediklerinizin tarafsız ve doğru olacağını var sayarak şunu tekit etmek isterim: Evet, bu söyledikleriniz, erkeklerin kişiliğinde kanser türünden bir sıkıntıyı yansıtır. Bu durum erkekliğin eksikliklerindendir. Bütün erkekler böyledir, diyemeyiz şüphesiz ama yaygın bir durumdan söz edebiliriz.

Kadınlar, yatak odasında cinsel ihtiyacı hareketli iken konuşan erkeği, ihtiyacı bittikten sonra görememekten şikâyet etmekte haklıdırlar. İnsan nesli devam ettikçe bu sıkıntının kalkacağını da zannetmiyorum. Erkekler ağırlıklı olarak böyledirler. Bu da kadınların, erkeklerden karşılık beklemek yerine, ecirlerini Allah’tan beklemelerini sağlamalıdır.

Saatin başında, Züleyha’sıyla konuşan erkeğin, bir saat geçmeden önündekini yok sayan tavır içinde olması ancak Allah’ın takdir edip karşılığını verebileceği bir sabır konusudur. Bu noktayı iyi takdir etmenizi isterim. Nasıl anneliğin karşılığını doğurduğundan beklemek bir anne için abestir ve ancak Allah, o anneliğin karşılığını takdir buyurabilir; kadının da, erkeği önünde gösterdiği kadınlık maharetlerinin karşılığını erkeğinden beklemesi bir nebze uçuk bir beklentidir. Kadının fedakârlığını, erkek istemiş olsa bile tam anlamıyla takdir edemez zaten. Bu sebeple kadına vaat edilen ecir erkeğe vaat edilenden daha büyük bir ecirdir. Bu sözleri, sizi teselli için değil durumu kavramanıza yardım etmesi için yazıyorum. Çünkü sizin sıkıntınızın başında, beklentinizin boyutu gelmektedir. Siz, sözleşme dönemindeki edebiyatı arıyorsunuz, öyle bir beklentiden vazgeçin. Hayat böyledir.

Onca muhteşem kimliklerine rağmen, sahabe kadınlarının da sizin şikâyetlerinize benzer şikâyetleri olmuştur. Mevcut dünyamızda ‘filancalarda böyle bir şikâyet yok’ türünden bir itirazı da kabul edemem. Yok da neden yok? Ya kimin eli kimin cebinde belli olmadığındandır ya da bir şeyler hayal edip bekleme düzeyinde olmayan bir kültür ve konum itibarıyla herkes bulduğuna razıdır. Yoksa evlerin çatıları altında çok şeyler olup bitmektedir.

Yaşınızı belirtmediğiniz için cevabımın bir bölümünü tereddütlü yazıyorum. Eşiniz ve sizin yaşını bilmemizin yararı olurdu. Aranızdaki kültür dengesini de bilmemiz gerekmektedir. Doktorluğunuz ve özellikle sizin bölümünüz, asla ihmal etmemeniz gereken bir meslektir. Bayanların yüksek tahsil yapması için ruhsat verilebilecek bir numaralı meslek doktorluktur. Yaptığınız iş bir tür cihattır. Para kazanıyor olsanız da cihat durumundasınız. Şımartma iddiası ise şımarık bir sözden başka bir şey değildir; bunca ikrama rağmen böyle olan birini ‘şımartmasaydınız’ nasıl olacağını tahmin edebiliyor musunuz hiç?

Aile içi dışındaki şikâyetler ve danışmalar, eşinizde yan tesir yapabilir dikkat edin. Eşiniz, yanlış yaptığını zannetmiyor ki onu düzeltmenizi istediğinizde kabul etsin! Konuşulmaya uygun pozisyonlarından birinde eşinizle uzun görüşmeler yapıp durumu izah etmenizin daha yararlı olacağını zannederim. Üç yıl da çok uzun bir zaman değildir. Olgunlaşma süresi yeni başlıyor sayılabilir. Bir dahaki yazınızda kültür denkleminiz, yaşlarınız, eşinizin iş durumu, ibadet durumu, sizin namazla bağınız gibi sorulara da cevap verebilirseniz yardımımız daha faydalı hâle gelebilir biiznillah. Sabredin kazanın doktor hanım. Sabredin; hastalarınıza tedavi sürecine karşı sabırlı olmalarını önerdiğiniz gibi siz de sabredin, o da kanser bu da kanser! Biz de size dua ederiz.

Allah’a emanet olunuz.

Nureddin YILDIZ

Facebook

Twitter

Instagram

YouTube

Kaynak: Fetva Meclisi

Comments are closed