İslam toplumlarından başka toplumlarda medeniyet, bir metadır. Toplumlar bir güç gösterisi olarak medeniyetlerini inşa etme gayretinde olmuşlardır. İslam Medeniyeti bu noktada ciddi bir fark gösterir ve medeniyetin en ufak parçasını bile “Hak rızası ve İslam imzası” ile oluşturur.
İnsanlık var olduğundan beri zihinleri meşgul eden, “var olmanın dayanılmaz hafifliği” ile peyda olan soruların cevaplarına ulaşmak aslında –iman etmişlerin nezdinde– Sokrat’ın, Platon’un, Aristoteles’in veya Kant’ın tahayyül ettiği kadar da zor olmasa gerek.
Medeniyet teriminin, “medine” teriminden türediği bilinmektedir. Hüseyin Hatimi’nin tanımıyla, medine ortak davranış kurallarına tabi olarak düzenli bir şekilde birlikte yaşama ve yerleşme şeklinde tanımlanabilecek bir “devlet” kurma olgusudur. "İnsanlık" için ilk ev olan Kâbe, "Beytü’l Atik", ilk Birleşmiş Milletler binası gibi kurulduğunu...
Bilakis karanlık dünyayı aydınlatan dinimiz, kadını “mücahide” olarak nitelendirmiştir. Kadın, kendisini anlatan bütün tanımlamaları aşmış bir isimdir. Çünkü kadın, fıtratını yerli yerinde kullandığında büyük işlerin imar edicisidir.
Medeniyete dair konuşulacak mevzuların mihenk taşıdır kadın. Söz döner dolaşır muhakkak kadının konumuna gelir. Hatta modern çağ, medeniyet anlayışını kadının yeri ve özgürlüğü üzerine kurgulamaktadır dersek yanlış bir tespit yapmış olmayız.
Tatile çıkan birinin har vurup harman savurması dininin tatilde olduğunu gösterir. İslam, her şeyde ve hatta ibadette bile haddi aşmaya ve israfa karşı savaş ilan etmiş olduğuna göre, tatil maksadı ile israfı veya bütün vakti eğlenceyle harcamayı nasıl hoş görebilir?
Teknolojiyi, kulluk ve insanlık kalitemizin artmasına hizmet ettiremediğimiz müddetçe, teknoloji bizim aile bağlarımızı, muhabbetlerimizi ve sayılı olan nefeslerimizi çalmaya devam edecektir. Bizler evlerimizi...
Yapılan bu sinsi politikalar Müslümanların dini ilimlere karşı yavaş yavaş soğumasını beraberinde getirdi. 18. yüzyıldan sonra özellikle batının bilim anlayışı hâkim olmaya başladı İslam topraklarında. Bilimde, batı ideal olarak görüldü...
Tüm şer güçler üzerimize geliyor olabilir. Ahlaki ve dini yönden çöküntü zirvede, emperyalizm ve kapitalizm baş döndürüyor, zina kol geziyor, bankalar her köşe başında, ümmetin özü olan kadınlar sokaklarda olabilir...
“Bence” diyemeden başlayamıyoruz satırlara; her fikir ve her söylem, her zihinde yeniden inşa oluyor. Olduğu gibi kabullenmek zor geliyor modern bünyemize. Hele de transkriptimizde din bilimleri büyük çoğunluktayken.