Çok yaramazlar, sabır göstermeye çalışıyorum ama bazen neredeyse sizin dediğiniz gibi başımdan dumanlar çıkıyor, bir iki bacaklarına ya da popolarına vuruyorum.
Eşim kapalı bir bayan ama benim tabirimle giyinik çıplaklardan, bu durumu hiç tasvip etmiyorum. Aldığımız kıyafetlerde devamlı olarak dinimize uygun kıyafetler almasını öneriyorum ama beni dinlemiyor.
Hep Rabbime sığınıyorum dua ediyorum. Kendisi çalışmadığı için ben çalışmak durumundayım. Bir an önce inançlı, imanlı biriyle evlenip kurtulmak istiyorum.
O kadar ki böyle zamanlarda ondan nefret ediyorum, görmek bile istemiyorum. Çevremdeki erkeklerin neredeyse hepsi aynı ve ben evlenmeden önce onların hanımları için de üzülürdüm.
Çocuklara vakit ayırmakta zorlanıyorum. Ya da onlara vakit ayırıyorum, işler kalıyor, gergin oluyorum. Eşime nadiren de olsa kadın tutmak istediğimi, zaman zaman ihtiyaç duyduğumu söyledim.
Vakıf insan nasıl olmalıdır, ömrünü vakfetmeye çalışırken kendi eline geçen her kazancı, kendisininmişçesine harcayabilir mi
Allah için kadınlık görevimi karşılığını Allah’tan bekleyerek yapıyorum. Fakat beni üzen çocuklar.
Elhamdülillah 2,5 yaşında bir erkek evladımız var. ALLAH (cc) nasib ederse niyetim alim ve mücahit olması. Şimdiden bu fikirleri aşılamaya çalışıyorum.
Bebek emziren kadın, ramazan orucunu kat'i suretle tutmalı mıdır? Ruhsatı hangi hallerde kullanabilir?
Evladı olanların her akşam yavrusuna uydurduğu bir masal mı bu? Yoksa unutulan bir duanın parçası mı? Yoksa hayırlı evlat yetiştiremedim diye ağlayan anaların “Nerde yanlış yaptım?” diye başlayan eyvahları mı? Yine, “Nerede o eski anneler!” mi diyeceğiz?