Çağımızda, İslam söz konusu olduğunda aşk kavramı ilâhî kelimesi ile kılıflanarak sunuluyor modern insanın önüne. Kelime ilâhî vasfını kazanınca sanki insanın söz söyleme yetkisi genişliyor.
Mesele kadın değil İNSAN meselesidir. Batı medeniyeti, insanı kaybetti. Batı medeniyetine insanını kaybettiren gaflet, bizim batı taklitçilerinin hâlâ ve her şeye rağmen gayesidir.
Sayın hocam, evlendikten bir müddet sonra kocam tüm ziynetlerimi alarak kendisine ev aldı. Aradan yıllar geçti. Ev çoktan satıldı. Bir gün bana bir araba aldı.
19 yaşındayım. Kıbrıs’ta babamın zoruyla, inşaat mühendisliği okuyorum ama hiç istemiyorum. İstediğim yaşam bu değildi.
Şu an evlenme çağına geldim ama kimse hastalık geçirdiğimi bilmiyor, hastalık nedeniyle çocuğum olma ihtimali çok düşük.
Dinimiz ruhbanlık dini değil insanlık dinidir. Müslüman bir kişiden bahsedildiği zaman, aklımıza; kendi kabuğuna çekilmiş,
Rabb’imiz insanı adıyla ve bedeniyle mükerrem yaratmıştır. Mahlûkatı içinde yeryüzünde Allah’ın halifeliğini sahiplenen de insan olmuştur.
Hocam biz Allah yolunda, birbirimize helal yoldan kavuşmak istiyoruz. Böyle bir durumda, ailelerden gizli dinî nikâh yapsak, zayıf da olsa geçerli olacak mıdır?
Evleneceğimiz insan alnımızda yazılı mıdır? Ben bir insanı çok istiyordum, iki kere kapıdan döndü olmadı.
Somut bir savaş içerisinde değiliz, evet. Sınavımız ashabı kiram ile aynı fakat sorunlar farklı. Şimdi ise zamanın ahirindeyiz, bir bahaneyse aradığımız.