İnsanlık var olduğundan beri zihinleri meşgul eden, “var olmanın dayanılmaz hafifliği” ile peyda olan soruların cevaplarına ulaşmak aslında –iman etmişlerin nezdinde– Sokrat’ın, Platon’un, Aristoteles’in veya Kant’ın tahayyül ettiği kadar da zor olmasa gerek.
“Bence” diyemeden başlayamıyoruz satırlara; her fikir ve her söylem, her zihinde yeniden inşa oluyor. Olduğu gibi kabullenmek zor geliyor modern bünyemize. Hele de transkriptimizde din bilimleri büyük çoğunluktayken.
“Sosyal medyanın da en büyük açmazı bu noktada düğümleniyor. Bir taraftan, insanda binlerce insanla beraber olup, onlarla buluşup konuştuğu duygusu uyandırıyor. Diğer yandan da insanı gerçek benliğinden soyutlayıp çok farklı maskelerle buluşmayı mümkün hale ...